Türkiye ve Kürdistan İşçi Sınıfına, Emekçi Halklarına
Türkiye’nin desteklediği, silahlandırdığı, maaşa bağladığı, örgütlediği SMO adlı dinci faşist çeteler ile yine Türkiye’nin himayesi altında, Türkiye ile tam bir işbirliği halinde hareket eden HTŞ olarak bilinen dinci faşist çete 27 Kasım’da Suriye ve Kürt halkına karşı bir kez daha harekete geçtiler.
Bütün bu dinci faşist gürühun birer maşadan ibaret olduğundan kimsenin kuşkusu yok. Bu maşaları tutan el, başta ABD-İngiltere-NATO üçlüsü olmak üzere emperyalist devletler ve Türkiye, Katar gibi faşist gerici bölge devletleridir. Suriye ve Kürt halkına karşı savaşı örgütleyen, planlayan, yürüten işte bu asıl “efendiler”dir.
Türkiye’nin dinci faşist iktidarı, bu savaşın hazırlıklarına “İsrail bize saldıracak” sahte hedef gösterisiyle başladı, faşist Bahçeli’nin “Öcalan-DEM Parti” çıkışıyla ve Suriye’de işgal altında tuttuğu topraklara ağır silahlar, hava savunma sistemleri, elektronik harp sistemleri taşıyarak devam etti. “Dış Cephe” için savaşın askeri-teknik hazırlıkları yapılırken “iç cephe”nin sağlamlaştırılmasına dönük adımlar atıldı.
Bu arada, siyonist İsrail Ortadoğu’da (Batı Asya) Hizbullah, Lübnan, İran ve Suriye’ye saldırılarıyla; ABD-İngiltere-NATO üçlüsü Ukrayna üzerinden Rusya’ya saldırılarıyla kendilerine karşı koyabilecek güçleri zayıflatmaya, dikkatlerini dağıtmaya çalıştılar.
Bütün bu adımlar, aynı zaman diliminde ve ABD-İngiliz emperyalistleri, NATO ve Türkiye arasında sağlanmış bir koordinasyonla atıldı. Temel hedef, emperyalistlerin Ortadoğu’daki (Batı Asya) egemenliklerini koruma altına almaktı.
Afrin, Şehba, Tel Rıfat, Halep’teki Kürt halkın göç ettirilerek onların topraklarının Türkiye koruması altındaki dinci faşist çetelere; dolayısıyla Türkiye’ye verilmesi, Halep’in aynı statükoya getirilmesi; İdlib’ten başlayarak mümkün olduğunca Suriye’nin içlerine ilerleyerek Suriye’nin parçalanması; Rojava’nın Türkiye’nin tehdidi altına sokulması ve zamanla tasfiye edilmesi onları bu hedeflerine ulaştıracaktı.
Dinci faşist iktidar ve faşist devlet, Türkiye işçi sınıfı ve emekçi halklarını büyük bir savaşın içine çekmektedir. Faşist Bahçeli’nin haftalar önce söylediği “haritalar değişecek” sözü bu savaşın işaretiydi. Türkiye, ABD-İngiltere-NATO üçlüsünün planlaması, izni ve onayı ile, kendi sınırlarını genişleteceği, hayalindeki “Osmanlı sınırları”na kavuşacağı bir savaş macerasına koşuyor.
Hiç kuşku olmasın ki, böyle bir maceranın en büyük kurbanı Türkiye ve Kürdistan işçi sınıfı, ezilen, sömürülen, baskı ve zulüm altında tutulan emekçi halkları olacaktır. Bu savaş Türkiye ve Kürdistan işçi sınıfına, ezilen emekçi halklarına ölüm, kan ve zulümden başka bir şey getirmeyecektir. İki ülkenin işçi sınıflarının, ezilen halklarının çekeceği bütün acılar ABD-İngiliz emperyalistleri ve Türk tekelci sermaye sınıfının servetlerini katlamak, egemenliklerini pekiştirmek içindir.
Türkiye ve Kürdistan İşçi ve Emekçileri;
Uzun sürecek bir savaşın ilk adımları atılmıştır; son adımları değil. I.Emperyalist Paylaşım Savaşının sonunda olduğu gibi haritalar değişebilir ama bu değişim hiç de dinci faşist iktidarın, faşist devletin arzuladığı, hayal ettiği gibi olmayacak!
Bize ölüm, kan ve derin acılardan başka bir şey getirmeyecek olan bu savaşa karşı çıkalım; Suriye ve Rojava emekçi halklarıyla enternasyonal dayanışmayı yükseltelim! Türkiye’de tekelci sermaye sınıfının egemenliği; emperyalist devletlerin varlığı devam ettikçe bu tür felaketlerden kaçınmanın yolu yoktur.
Özgür, bağımsız, bölge halklarıyla kardeşçe ve dayanışma içinde yaşamanın tek yolu, tekelci sermaye sınıfı egemenliğine, tekelci kapitalizme ve emperyalistlerin askeri-siyasi-ekonomik varlığına son vermektir.
Bizi bu amacımıza ulaştıracak tek yol, “Birleşik Devrim”dir; böyle bir devrim sonucu kurulacak emeğin iktidarıdır. Topraklarına toprak katmak için girdikleri savaş onları güçten düşürecek, zayıflatacak ve emeğin iktidarını kurmanın koşullarını en olgun haline getirecektir.
Partimiz, İki ülkenin işçi sınıfını, emekçi halklarını, devrimci güçlerini komşu ülkelerin emekçi halklarıyla enternasyonal dayanışma içinde bu koşullardan devrim ve iktidarın ele geçirilmesi; emeğin iktidarının kurulması için yararlanmaya çağırıyor!
TKEP/Leninist MK
02.12.2024