HBDH Yürütme Komitesi üyesi Tekin Yoldaş’tan 2023 yılı değerlendirmesi ve 2024 yılı mesajı

418

HBDH Yürütme Komitesi üyesi Tekin Yoldaş’ın, 2023 yılına damgasını vuran askeri-politik gelişmeleri yorumladığı; 2024 yılına dair de mesajının yer aldığı videonun içeriğini sizlerle paylaşıyoruz

2023 yılı işçiler, emekçiler, ezilenler için mücadele dolu bir yıl oldu. Ezenle ezilen arasındaki çelişkilerin yoğun bir şekilde yaşandığı bir tarihsel dönem yaşadık. Bütün dünyadaki gelişmelere baktığımızda kapitalist-emperyalist sistemin büyük bir kriz içerisinde olduğu; kapitalizmin insanlık için bir gelecek olmaktan uzaklaştığı, dünyanın değişik coğrafyalarında kapitalist düzene karşı isyan bayraklarının daha da yükseklere çekildiği bir dönem içerisindeyiz.

Bildiğiniz gibi 2022 senesine damgasını vuran Rusya-Ukrayna gerginliği 2023 yılı boyunca Rusya’nın Ukrayna’da yürüttüğü askeri operasyonun şiddeti, bütün dünya siyasetini-politikasını yoğun bir şekilde etkiledi. Özellikle bu mücadele dünya planında Amerikan emperyalizminin tek başına hakim olduğu bir dönemin sona erdiğini göstermekteydi. Ukrayna-Rusya savaşı beraberinde dünyanın değişik coğrafyalarındaki çatışmalara da aslında tetikleyici bir etki yarattı. Ve kapitalist sistemin iç çelişkilerinin daha da yoğunlaştığı bir dönem içerisine girdik. Bu anlamıyla bütün dünya planında sömürünün daha yoğunlaştığı, hayat pahalılığının daha da arttığı, işçiler-emekçiler-ezilenler için yaşamın daha da zorlaştığı bir dönem içerisinde olduk 2023 yılı boyunca. Burada özellikle kapitalist sömürünün baskısı, zulmü; halklar üzerindeki emperyalizmin boyunduruğu daha güçlü bir şekilde kendini ifade etti. Tabi, onların saldırılarının olduğu dönemde aynı zamanda direniş ve özgürlük mücadelesi de kendini birçok coğrafyada ifade etti.

Özellikle, emperyalizmin işbirlikçisi bir iktidarı olan AKP iktidarı Türkiye ve Kürdistan halklarına dönük zulüm ve baskı politikalarını 2023 yılı boyunca şiddetli bir şekilde uyguladı. Özellikle Kürdistan’ın dağlarına, topraklarına yürütülen askeri operasyonlarla Kuzey Kürdistan, Güney Kürdistan, Rojava bir savaş alanı haline dönmüş durumdadır. Özellikle AKP iktidarı, Kürt halkının bütün politik-siyasi kazanımlarını yok etme üzerine kurduğu politikasıyla bu topraklarda işgali, sömürüyü derinleştirme siyasi izlemektedir. 2023 yılının geneline damgasını vuran, AKP iktidarının, Kürt halkının bütün parçalarındaki özgürlük ve demokrasi mücadelesinin karşısında bir tutum aldığı, ve Kürtlerin her türlü kazanımlarını yok etmeye çalıştığıydı. Bu anlamıyla özellikle Rojava’ya dönük işgal saldırılarına dikkat çekmek gerekiyor. AKP iktidarı her fırsatta Rojava topraklarını bombalamakta, askeri hedefleri, sivil hedefleri hedef alarak burada kurulan özerk-demokratik yönetimi darbelemekte; tasfiye etmeye çalışmaktadır. Bu anlamıyla Rojava Devrimi’yle Kürt halkının ve Kuzey ve Doğu Suriye halklarının özgürlüğü kazanması, AKP iktidarını rahatsız eden, onun saldırılarına neden olan bir sebeptir.

Yine 2023 yılında önemli bir gelişme, biliyorsunuz, Hatay-Maraş merkezli olarak Kuzey Kürdistan’da yaşanan deprem felaketiydi. Bu deprem, yüzbinlerce insanın canına mal oldu. Milyonlarca insan evsiz kaldı. Ve bu politika aslında şunu gösterdi. Kapitalist rant mantığıyla kurulmuş olan şehirleşme politikasının ne kadar yanlış olduğu; işçilerin, emekçilerin, kadınların, gençlerin geleceğini ellerinden aldığını; bütün hayatı boyunca insanlar çalışıp elde ettikleri evleri, gelecekleri ellerinden alınmış oldu. İnsanlar hayatlarını kaybettiler, ve geleceklerini kaybettiler. Bu anlamıyla, kapitalizmin insanlık için bir gelecek olmadığı, yaşam haklarını ellerinden aldığı, insanların barınma haklarını ellerinden aldığı bu gelişmeyle kendini göstermiş oldu. Deprem sonrasında siyasi iktidarın uyguladığı politikalar da bir halkı topraklarından göç ettirme, şehirleri talan etme, depremi bir fırsata çevirerek rant siyaseti oldu.

AKP-MHP iktidarı deprem dönemi boyunca halkın kazanımlarını elinden alarak, gasp ederek, geleceğini çalarak iktidarını devam ettirdi. Bir rant siyaseti olarak deprem döneminde emekçileri, ezilenleri, kadınları, gençleri mağdur etti. Bu anlamıyla faşizmin sömürü politikasını yaşanan bir felakette bir kez daha görmüş olduk.

Yine 2023 yılında AKP-MHP iktidarı, bölge halklarına dönük baskı ve zulüm politikalarında ve yayılma siyasetinde ısrarcı olmuştur. Bu yönüyle, hem Türkiye toprakları içerisinde demokrasi güçlerine, emek güçlerine, özgürlük güçlerine karşı baskıyı artırırken, aynı zamanda Kürdistan’da sömürge politikasını derinleştirdi. Buna karşı gerillanın güçlü direnişleri oldu. Birleşik devrim hareketimizin güçlü karşı koyuşları oldu. Bu anlamıyla 2023 yılı boyunca birleşik devrim güçleriyle faşizm arasındaki mücadele en sert şekilde, en şiddetli şekilde yaşanmıştır. Birleşik devrim milisleri kentlerde yaptıkları eylemlerle özgürlük mücadelesini kesintisiz bir şekilde sürdürdüler. Faşizmden hesap sordular. Faşizmden hesap sorma bilincini yükselttiler. Bu anlamıyla önemliydi. Gerilla dağlarda özgürlük mücadelesini en güçlü şekilde ifade etti. Yaptığı eylemlerle AKP-MHP faşizminin bütün propagandasına karşı özgürlük ideallerini, devrim ideallerini en güçlü şekilde taşıdı. Düşmanın bütün teknik olanaklarına rağmen, iradi bir şekilde gerilla mücadelesi bulunduğu bütün alanlarda eylem yapmaya, hesap sormaya devam etti. Yine kentlerde özgürlük mücadelesi, faşizmin baskısına karşı birleşik mücadele bütün gücüyle devam etti. Bu anlamıyla 2023 yılı boyunca faşizmin saldırıları karşısında direnen, teslim olmayan bir halk ve birleşik devrim mücadelesi vardı. Bunun altını en güçlü şekilde çizmek gerekiyor.

2023 yılı boyunca AKP-MHP iktidarının sergilediği bir diğer tiyatro, seçim tiyatrosuydu. Seçim sürecinde devletin bütün olanaklarını kullanarak Kürt düşmanlığı üzerinden, cinsiyetçi söylemler üzerinden bir seçim politikası yürütüldü. Ve siyasi iktidar kendini, devletin bütün olanaklarını kullanarak, kendi iktidarını devam ettirmiş oldu, tahkim etmiş oldu. Bu gerçekliğin altını bir kez daha çizmek gerekiyor. Seçim sonrasında AKP-MHP faşist iktidarı, kendini tahkim ederek halka, emekçilere, ezilenlere dönük saldırılarını daha da artırdı. Ve toplumu teslim alma, emekçilerin-ezilenlerin geleceğini çalma politikalarını daha da derinleştirmiş oldu. Burada özellikle şunu belirtmek lazım. AKP-MHP iktidarı bu ülkenin, bu toplumun asıl sahibi değil. Bu toplumun asıl sahibi işçiler, emekçiler, Kürt halkı, kadınlar, geleceği yaratan emekçi insanlar. Seçim sonrasında ortaya çıkan karamsar tablodan, iktidar kendi faşizmini daha da tahkim ederek, daha da derinleştirerek bir çıkış arayışı içinde oldu. Bu anlamıyla ülke toprakları içerisinde özellikle mücadeleyi büyütmenin, devrim idealini büyütmenin, devrimci mücadeleyi daha güçlü bir şekilde sahiplenmenin önemini bir kez daha belirtmek istiyoruz. 2023 yılında faşizmin bütün saldırıları ve baskıları karşısında direnen, mücadele eden birleşik devrim hareketimiz bu anlamıyla bu iddiaların kanıtıdır. Ve geleceğe taşıyacaktır bu iddiaları. Çünkü, faşizmin baskıları karşısında onun zulmü karşısında teslim olmamak, kararlı bir şekilde mücadeleyi devam ettirmek, ideallerimizi daha ileriye taşımak devrimcilerin görevidir. Tarihsel ve politik sorumluluğudur.

Elbette, tabi, şunları da belirtmek gerekiyor. 2023 yılında bu anlamıyla, mücadelenin, çok sert geçtiği bir tarihsel dönem oldu. Faşist iktidar her türlü baskı ve zulmü uygularken özellikle Türkiye cezaevlerinde tecrit ve baskı politikaları ciddi boyutlara ulaştı. Hasta tutsakların katledilmesi, tecritin ve işkencenin faşist iktidar tarafından cezaevlerindeki tutsaklara karşı bir baskı politikası olarak derinleştirilmesini yaşadık. Özellikle Kürt halk önderi Abdullah Öcalan’ın üzerindeki tecritin daha da derinleştirilmesi, Kürt sorunundaki çözümsüzlüğün ve tecrit politikalarının ifadesi. Burada aslında Abdullah Öcalan şahsında bir Kürt halkının iradesini teslim alma, onu baskı altında tutma ve onun geleceğini gasp etme pratiği var. Faşizm, bu yönüyle, Abdullah Öcalan şahsında Kürt halkını cezalandırmış oluyor. Yine, şunu belirtmek gerekiyor. Cezaevlerinde yirmi günü aşkın bir süredir başlatılmış bir açlık grevi var. Ve burada Kürt halk önderi Abdullah Öcalan üzerindeki tecritin sona ermesi ve Kürt halkının özgürlük mücadelesi taleplerinin kabul edilmesi ön planda. Bu anlamıyla cezaevlerinde direnen yoldaşlara da bir selam göndermek istiyorum. Onların mücadelesi bizim mücadelemiz, bizim mücadelemiz onların mücadelesi. Onların devrimci kararlılığı bizlerin mücadelesine güç vermektedir. Tecrit bir insanlık suçudur. Tecrit var olduğu sürece Türkiye toplumu, kimse rahat olmayacaktır. Türkiye toplumunda tecrit devam ettiği sürece kimse rahat hayatını devam ettirip hiç birşey olmamış gibi yaşayamaz. Tecritin varlığı Türkiye ve Kürdistan halkında baskının, savaşın daha da derinleşmesiyle sonuçlanacaktır. Bunun altını bir kez daha çizmek istiyoruz. Bu cezaevleri pratiğinde kendini ifade eden önemli bir gerçeklik, iktidarın cezaevlerindeki baskı ve zulümle halkı teslim alma pratiğidir. Bu anlamıyla F Tipi cezaevleri sürecini de yaşadık. Geçmişte F Tipi cezaevleri sürecinde yaşadığımıza benzer S ve R Tipi cezaevleriyle aslında tecriti ve izolasyonu derinleştirerek devrimci tutsaklar üzerindeki baskıları artıran iktidar, devrimcilerin iradesini teslim alma politikası yürütmektedir. Bugün cezaevlerindeki onbinlerce siyasi tutsak aslında faşizme baş eğmeyen, devrimci bir iradenin ve devrimci bir duruşun ifadesidir. Bu anlamıyla birleşik devrim hareketimiz olarak cezaevlerinde devrimci tutsakların taleplerini sahipleniyoruz. Onların özgürlük mücadelesini destekliyoruz.

Yine 2023 yılına damgasını vuran önemli gelişmelerden biri, Filistin halkının özgürlük mücadelesiydi. Filistin davası, tarihsel olarak, bilindiği gibi her zaman Kürdistan ve Türkiye devrimcilerinin yan yana, omuz omuza birlikte mücadele ettiği bir dava olmuştur. Filistin toprakları, Türkiyeli ve Kürdistanlı devrimcilerin önemli mücadele pratikleri yürüttükleri alanlar olmuştur. Bugün de İsrail siyonizmi, Filistin halkına dönük bir soykırım siyaseti yürütmektedir. Sivil katliamlarla, Filistin halkının geleceğini gasp etmektedir. Onları topraklarından çıkartarak Filistin üzerindeki sömürgeci baskıyı daha da derinleştirmek istemektedir. Bütün dünya halkları açısından şunu söylemek lazım; Filistin halkının özgürlük mücadelesi, Filistin halkının haklı mücadelesi bütün dünya halklarından önemli destek buldu. Bu anlamıyla İsrail ve onu destekleyen güçlerin, Filistin halkını tecrit ve teşhir etme siyaseti başarısız oldu. İsrail nasıl Gazze’de hastaneleri bombalıyorsa, sivilleri bombalıyorsa bugün, Erdoğan iktidarı da Rojava’da hastaneleri bombalamaktadır. Sivil yaşam alanlarını bombalamaktadır, sivilleri katletmektedir. Bu anlamıyla AKP iktidarı iki yüzlü bir siyaset izlemektedir. Bu iki yüzlü siyasetin içinde Filistin mücadelesiyle, Filistin davasıyla dayanıştığı ya da ona destek verdiği siyaseti de tutarlı değil. İsrail’le her türlü ekonomik ilişkiler devam ettirilmektedir. İsrail’e ekonomik, lojistik imkanları Türkiye üzerinden karşılanmaktadır. İsrail savaş uçaklarının kullandığı yakıtlar İskenderun üzerinden İsrail’e gönderilmekte. Bu anlamıyla AKP iktidarı, hamasetle Filistin davasını desteklediğini söylerken esasında İsrail’le ekonomik ilişkilerini devam ettirmektedir. Ortada bir zulüm ve faşizm, baskı varsa, bugün Gazze’de halk ne yaşıyorsa aynısı Rojava pratiğinde Kürt halkına AKP iktidarı yaşatmaktadır. Hastaneleri bombalamaktadır, sivilleri katletmektedir, işgal politikasını derinleştirmektedir. Bu anlamıyla kendisi bir firavun olan, kendisi bir zalim olan AKP iktidarı hiç bir mazlum halkın dostu olamaz. Bunu bir kez daha ifade etmek istiyoruz.

Yine AKP iktidarı 2023 yılı boyunca işgal ve savaş politikalarını devam ettirmiştir. Rojava’dan Güney Kürdistan’a, Karabağ’dan ve Ortadoğu coğrafyalarından Kafkasya’ya kadar işgal ve baskı politikalarına devam etmiştir. Bu anlamıyla Ermeni halkı için tarihsel bir önemi olan Artaşyan bizzat faşist Erdoğan rejiminin desteğiyle Aliyev yönetimi tarafından işgal edilmiştir. Yüz yıl sonra yüz yirmi bin Ermeni yine tehcirle karşı karşıya kalmıştır. Bu anlamıyla AKP iktidarı bölgede yayılma siyaseti yürüterek baskı ve zulüm siyasetini derinleştirmekte; işgal politikalarını artırmaktadır. Bu anlamıyla AKP iktidarı, bu faşist rejim Türkiye halkları için değil, Kürdistan halkları için değil, bütün Ortadoğu halkları, bütün Kafkasya halkları için aslında bir tehdittir. Bu iktidarın yıkılması, bu iktidarın devrilmesi bölge halklarının, Ortadoğu halklarının çıkarına olacaktır, lehine olacaktır.

Şunu da net bir şekilde ifade etmek istiyoruz. Faşizm sömürüyü çok güçlü bir şekilde işçilere, emekçilere uyguladı. Bugün, hayat pahalılığı aldı başını gitmiş durumda. Faşist iktidar her türlü sömürü yöntemini kullanarak, baskıyla kendini tahkim etmekte ve savaş politikasıyla, işgal politikasıyla işçilerin, emekçilerin kursağındaki lokmayı çalıp savaşa, silahlanmaya harcamaktadır. Ekonomik imkanları, olanakları işgal için, savaş için kullanmaktadır. Bugün, Türkiye işçilerinin, emekçilerinin yaşamı dünyanın en düşük düzey yaşamına sahip. Birbirinden bağımsız olarak devam eden işçi grevleri bunun ifadesi. İşçi sınıfında ciddi bir öfke var. Ciddi bir hareketlenme var. Ve buradaki asıl mesele AKP iktidarını destekleyen, faşizmi destekleyen bir avuç sömürücü zevk-u sefa içinde yaşarken, halk, büyük bir yoksulluk ve sömürü içinde yaşamakta. Bu iktidarı ayakta tutmak için şovenizm, kirli savaş politikaları işçilere, emekçilere empoze edilmeye çalışılmakta. Artık mızrak çuvala sığmıyor. Herkes şunu görüyor. Savaş politikasını derinleştiren, sömürü politikasını derinleştiren AKP iktidarı, kendi yandaşları her türlü devlet olanaklarını, imkanlarını kullanarak lüks bir hayat yaratırken; sömürü çarkı işleyip her türlü olanakları elde ederken, emekçiler-işçiler için hayat çok zor bir hale gelmiş durumda. Hayat pahalılığı %200 enflasyonla devam ediyor. Bu anlamıyla 2023 yılına damgasını vuran bir diğer şey sömürü ve baskı politikasıdır faşizmin. Bu anlamıyla da işçiler, emekçiler, ezilenler için 2023 yılı çok zor geçmiştir. Yine şunu söyleyeceğiz. Bütün bu gelişmeler içerisinde, bütün bu karanlık tablo içerisinde tabiki direnişin, örgütlenmenin ve mücadelenin de yaşandığı bir 2023 yılı yaşadık. HBDH olarak faşizmin bütün baskılarına ve zulmüne karşı HBDH milisleri olarak kentlerde umudu, özgürlüğü ve devrim iddiasını büyüttük. Faşizmin kurumlarını hedef alarak, faşist iktidar ve onun işbirlikçilerine karşı birleşik devrim milisleri olarak önemli eylemlere imza attık. Bu anlamıyla HBDH milislerini buradan bir kez daha selamlıyoruz. Onların eylemleri, bizim mücadelemizin faşizme karşı baş eğmediğinin, bizim mücadelemizin haklılığının kanıtıdır. Bu eylemler bizim için önemli bir yerde durmaktadır. HBDH’ın devrim iddiasının Türkiye ve Kürdistan topraklarındaki ifadesidir. Özellikle Türkiye metropollerinde gerçekleşen eylemler birleşik devrim hareketimizin kararlı mücadelesinin ifadesidir. Faşizmin her türlü engellemeleri ve baskıları birleşik devrim hareketimizin eylemlerini engelleyememiştir. Birleşik devrim iddiamız büyüyerek, gelişerek devam etmektedir.

Yine 2023 yılına damgasını vuran önemli bir gelişme, bilindiği gibi Erdal ve Rojhat yoldaşların 1 Ekim tarihinde Ankara’da gerçekleştirdikleri eylemdi. Bu eylem şahsında ifade edilen aslında, Kürt özgürlük mücadelesinin, Kürt özgürlük hareketinin faşizm tarafından yenilmediği ve faşizmi en güçlü olduğu alanlarda hedef alabileceği gerçekliğiydi. Bu anlamıyla Kürt halkının özgürlük mücadelesi, Kürt halkının direnişi faşizmin her türlü askeri saldırısına, her türlü teknik olanağına karşı birleşik devrim mücadelesinin kararlı ifadesi bu eylemle kendini ifade etti. 1 Ekim silahlı eylemi, faşizmin aslında ezberini ve faşizmin yalandan kurduğu duvarı parçaladı. Bu anlamıyla 1 Ekim eylemi faşizmin, devrimci iradeyi bitirdik, Kürt özgürlük mücadelesini tasfiye ediyoruz, PKK bitmiştir yalanını yerle bir etti. Ve aslında savaşı bir gerçeklik olarak Ankara’da, Türkiye metropollerine de taşındığı gerçekliğini de ifade etti. Yine 2023 sona ererken gerillanın Zap’ta, Metina’da gerçekleştirdiği eylemler faşizmde büyük kayıplara neden oldu. Gerçekleşen tablo şuydu; asker cenazeleri ve yaşanan eylem şunu gösteriyor, bütün teknik imkanlara rağmen gerillanın silahlı direnişi karşısında, güçlü direnişin karşısında faşizm kaybetmeye mahkumdur. Çünkü haklı olan, doğru olan, moral üstünlüğüne sahip olan gerilla mücadelesidir, ezilenlerin mücadelesidir. Bu anlamıyla HBDH olarak Zap’ta, Metina’da bütün zor şartlarda savaşan, mücadele eden HPG gerillalarının bu başarılı eylemini selamlamak istiyoruz 2023 yılı biterken. Onların bu eylemi ezilenlere umut olurken, faşizme ve sömürücülere karabasan olmuştur. Bu eylemler ezilenlerin mücadelesine büyük bir moral değeri katmıştır. Ve faşizmin bütün teknik olanaklarına rağmen, SİHAlarına, savaş uçaklarına, son model teknolojilerine rağmen devrimci iradenin devam ettirildiğinin ifadesi olmuştur. Bu anlamıyla bu eylemi HBDH olarak selamlıyoruz.

2024 yılında yaşanacak olanlar 2023 yılının aslında devamı olacaktır. Faşizme karşı devrimci mücadele bütün alanlarda devam edecektir. Gerilla sahalarında, kentlerde, zindanlarda, sokaklarda, fabrikalarda özgürlük mücadelesi, devrim mücadelesi yoğun bir şekilde 2024 yılında da devam edecek. Bizler HBDH olarak 2024 yılını zafer yılı olarak nitelendiriyoruz. 2024 yılında faşizmi yenmek, özgürlüğü kazanma mücadelesini daha da yükselteceğiz. 2024 yılı mücadelemiz açısından bir final yılı olmalıdır. Bütün olanaklarımızı, imkanlarımızı seferber ederek faşizme en güçlü darbeyi vurmak istiyoruz. Faşizme karşı birleşik devrim bayrağını daha da yükselteceğiz. Milislerimize çağrımız, eylemlerini daha nitelikli hale getirmeleri, faşizme daha güçlü darbe vurmalarıdır. Gerilla alanlarında ki mücadeleyi kentlere taşımak bu yönüyle hedefimiz. Yine faşizme karşı birleşik devrim mücadelesini kentlerde, Türkiye coğrafyasında daha da geliştirmek, daha da büyütmek hedeflerimiz arasında. Faşizme karşı sokağa çıkan işçiler, emekçiler, kadınlar, gençler, bütün kesimleri birleşmeye, birleşik devrim mücadelesi etrafında kenetlenmeye ve bu mücadeleyi daha güçlü bir şekilde ileriye taşımaya çağırıyoruz. Faşizm göründüğü kadar güçlü değil. Onu yıkacak olan devrimcilerin, işçilerin, emekçilerin, ezilenlerin ortak mücadelesidir. Bu anlamıyla 2024 yılı birleşik devrim mücadelemizin daha güçlü olacağı bir yıl olacaktır.

Yaşasın Birleşik Devrim Mücadelemiz!

Yaşasın HBDH!

Yaşasın Devrim! Yaşasın Sosyalizm!”




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir