Kadına Yönelik Şiddete Karşı Topyekûn Direnişe!

HomeAÇIKLAMALARKBDH-

Kadına Yönelik Şiddete Karşı Topyekûn Direnişe!

HBDH Online

Patriarkal kapitalizmin örgütlediği toplumsal erkek şiddetinin kadınları her yerden sarmaladığı, her gün artarak devam ettiği politik atmosfer dönemin

Halkı Enkaz Altında Bırakanların Saraylarını Yıkacağız!
Kapitalist sömürüye, emperyalist saldırganlığa ve faşizme, erkek egemenliğine karşı: 1 Mayıs’ta alanlara!
HKP (MAOİST) ŞEHİTLERİ ÖLÜMSÜZDÜR

Patriarkal kapitalizmin örgütlediği toplumsal erkek şiddetinin kadınları her yerden sarmaladığı, her gün artarak devam ettiği politik atmosfer döneminden geçiyoruz. Bugünün emperyalist kapitalist dünyasında, kadınlar yaşamın her alanında erkek-devlet şiddetinin farklı biçimlerine maruz kalarak katlediliyor. Erkek egemen sistem dünyada, Ortadoğu’da, Kürdistan’da, Türkiye’de kadınlara yönelik uyguladığı kusursuz şiddet politikasında sınır tanımıyor.

 

ABD, NATO, İsrail ve Türkiye başta olmak üzere bölgesel güç merkezi olan devletler tarafından Ortadoğu halklarının derin felaketlere ve soykırıma uğratıldığı, yerinden yurdundan zorla göç ettirildiği bir dönem içerisindeyiz. Gazze’de İsrail Siyonizmi’nin Şam, Humus, Lazkiye ve Suweyda’da HTŞ-SMO çetelerinin işgalci, soykırımcı ve talancı saldırıları yine öncelikle Alevi ve Dürzi kadınlarını hedefledi. HTŞ ve SMO çetelerinin Lazkiye ve Suweyda’da gerçekleştirdiği saldırılarda da yine çoğu kadın ve çocuk hayatını kaybetti. Alevi köylerine yapılan baskınlarda kadınların kaçırıldığı, zorla evlendirildiği, toplu tecavüze maruz bırakıldığı saldırılar gerçekleşti.

Filistin ve Suriye halklarının ve özellikle kadınların karşı karşıya kaldığı katliamlar sonucunda yüzlerce kadın kaçırıldı, tecavüze uğradı ve öldürüldü. Benzer cinsiyetçi saldırılar 11 yıl önce faşist DAİŞ çeteleri eliyle Şengal’de Ezîdî kadınlarına yapıldı. Binlerce Ezîdi kadın ve çocuk kaçırıldı, seks pazarlarında köle olarak satıldı, binlerce kadının akıbeti ise henüz bilinmiyor.

 

Emperyalistlerin ve bölgesel gerici devletlerin ve özellikle Türk devletinin dünden bugüne süren bu saldırıları aynı zamanda Ortadoğu’nun kan deryasında halkların, kadınların özgür, adil, eşit yaşama ve kendini savunma umudu olan Rojava Devrimini hedef alan saldırı konsepti olduğunu görmek gerekiyor. Kadın özgürlük mücadelesini ve kadınların öncülük yaptığı Rojava Devrimini kendi bekası için tehdit olarak gören AKP-MHP faşizmi Filistin’de İsrail’in uyguladığı ambargodan kaynaklı açlıktan ölen çocuk ve kadınlar için timsah gözyaşları dökerken SMO çeteleri eliyle, gözü dönmüş bir şekilde Tıl Rıfat ve Mimbiç’e yönelik gerçekleştirdiği saldırılarda yine ilk hedefi kadınlar ve çocuklar olmuştur. Êfrîn’de olduğu gibi yaşamsal kaynakları ve doğayı talan ederek yüzbinlerce insanı yerlerinden zorla göç ettirmiştir.

 

“AİLE YILI” PROPAGANDASI KADINLAR İÇİN ÖLÜM OLDU

 

Neo-liberal muhafazakar, erkek egemen sistemin bu günkü temsilcisi AKP-MHP faşizminin politikalarının Ortadoğu’da olduğu gibi Türkiye’de de kadınlar en çok hedef aldığı kesimleri oluşturmaktadır. Kadın kurtuluş mücadelesinin elde ettiği hak ve özgürlükleri İstanbul sözleşmesi örneğinde olduğu gibi bir gecede gasp eden faşist AKP-MHP iktidarı; “aile”, “ailenin korunması” adı altında kadınlara, ezilen cinsel kimliklere saldırılarını sürdürüyor. Kadınlara, ev ve aile dışında bir alan tanımadığı göstererek, makbul ve itaat eden kadın profili yaratmak istiyor.  Sermayenin ihtiyaç duyduğu ucuz emek ihtiyacını karşılamak hem bir kapitalist birim olarak evliliği inşa etmek hem de ihtiyaç duyduğu “kindar ve dindar” nesilleri yetiştirecek aile kurumunun korunmasıyla, erkek egemen ideoloji ile uyumlu, kendini yeniden üreteceği politikaları bu saldırı konseptiyle hayata geçirmeye çalışıyor. “Aile” adı altındaki saldırı konsepti boşanmaların zorlaştırılmasına, nafaka hakkının gasp edilmesine, erkek şiddetinin meşrulaştırılmasına ve patriarkal yasal düzenlemelerle kadınların yaşam haklarının elinden alınmasıyla sonuçlanıyor.

 

Kadınların kazanımları karşısında erkek egemen iktidar aldığı kararlar ve uyguladığı cinsiyetçi politikalarla eril öfkeyi besliyor cesaretlendiriyor. İktidar temsilcilerinin sürekli dillerine doladıkları, kadın düşmanı politikalar erkekleri yeni katliamlara teşvik edici bir rol oynuyor. Tıpkı DAİŞ zihniyetinde olduğu gibi kadınlar katlediliyor, cansız bedenlerini parçalayarak bavula sığdırılıyor bu vahşet TV kanalları üzerinden toplumsal bilinçte adeta meşrulaştırılıyor. Kadınların cansız bedenleri halıya sarılarak, tehdit maksatlı, cinayete sessiz kalınması için aileye gönderen kadın katillerine; erkek-devlet yargı tarafından verilen ödül gibi cezalarla kadın cinayetlerinin sayısı gün geçtikçe artıyor.

 

AKP-MHP faşist iktidarı, kadın eş temsiliyetini ve faaliyetini hedefleyen kayyum saldırılarıyla, faşist, siyasi polis gözaltlarında yaşanan cinsel şiddet saldırılarıyla ve hapishanelerde devrimci kadın tutsaklara dönük fiziki, psikolojik saldırılarla erkek devlet; cinsel şiddetin fiilen uygulayıcısı ve temsilcisi olmaya devam ediyor. Kadınların yasal ve yaşamsal haklarına yönelik süren bu saldırılar ve ezilen cinsel kimliklere yönelik bu saldırı politikası şiddetin kamusal ve özel alanda önünü açarken, diğer ezilen kesimlere karşı yürütülen saldırıların da bir parçasını oluşturuyor.

 

DİRENİŞİ VE İSYANI BÜYÜTELİM!

 

Tüm bu saldırılara karşı dünyanın her yerinde patriyarkal kapitalizme karşı mücadelenin yükseldiği, öfkenin kadın düşmanı sisteme karşın harmanlandığı bir dönemdeyiz. Kadınlar, ezilen cinsel kimlikler artık erkek egemenliğine, faşist, gerici iktidarlara ve krize karşın isyanı örgütlüyor. Kadın cinayetleri, gün be gün zorlaşan yaşam koşulları, yoksulluk, sömürü, bütün bunların AKP-MHP faşist iktidarının neo-liberal politikalarının yarattığı iktidarın insan yaşamını hiçe sayan politikalarının bir sonucu olduğunu biliyoruz! Bize yaşattıkları “cehennemin” onların eseri olduğunu biliyoruz!

Ölümün her türlüsünü bize “reva” görenler, evleri, sokakları, yeryüzünü bize mezar edenler, failleri koruyup, katliamların önünü açanlara, bir gecede haklarımızı elimizden almaya çalışanlara karşı direnişi, isyanı büyütelim.

Bizim isyanımızda evlerde, sokak ortasında, iş yerlerinde, katledilen onlarca kadının öfkesi var!  Faillerden, failleri koruyanlardan, istismarcılardan, destek çıkanlara karşı direnişi ve isyanı büyütelim. Bizim isyanımızda, işkence ettiğiniz kadınların öfkesi var. Kolluktan, gardiyandan, özel savaş yöntemlerinizin uygulayıcısı olanlardan, emniyet amirlerinizden soracak hesabımız var!

BİRLEŞİK MÜCADELEYİ BÜYÜTELİM

Bu saldırılardan kurtuluş için mücadelenin yine sokakları ala, mora boyayan, slogan sesleriyle şehirleri kuşatan, kadınların birleşik militan mücadelesini yükseltmek önümüzdeki temel görevlerden biri olarak duruyor.

 

Erkek egemen kapitalizmin kadına dönük açtığı bu savaştan kurtuluşumuzu sağlayacak tek şey; yaşamak için direnişi büyütmektir. AKP-MHP faşist iktidarının saldırılarına, yoksulluğa, işsizliğe, sömürüye, evlere hapsolmaya ve erkek şiddetine, faşizme, işgale karşı mücadeleyi büyütmek ve verili mücadele alanlarının da ötesine geçerek sürdürmek önümüzdeki dönem bizlerin mücadele rotasını oluşturuyor.

 

Çünkü biliyoruz ki;

Kadın özgürlük mücadelesi ve Sosyalist Feminist mücadele kadınlara yalnızca patriyarkal kapitalizmle mücadele etme cesareti değil dünyayı değiştirme, faşizme karşı direnişi büyütme, insanın insan tarafından sömürüsüne dayanan emperyalist kapitalizmi yerle bir etme azmini de büyütmeye devam ediyor.

 

YAŞASIN KADIN DAYANIŞMASI!

JİN JÎYAN AZADÎ!

KBDH GENEL KONSEYİ

 

03.08.2025

COMMENTS

WORDPRESS: 0
DISQUS: