ÖNE, EN ÖNE… FAŞİZMİ YIKMAYA

310

İŞÇİ SINIFI, EMEKÇİLER, DEVRİMCİ KÜRT HALKI, KADINLAR, GENÇLER         

            T.C faşizminin Alevi emekçilere karşı yaptıkları Sivas ve Çorum katliamlarının yıl dönümünde, yeni bir katliam ve pogrom sahneye konuldu. Bitmeyen saldırganlık, kan dökücülük ve katliamlar dizisine yeni bir dalga daha eklendi. Kürt halkına, Alevilere, Ermenilere, Rumlara yönelen faşist saldırılar, Suriye’den savaştan kaçan Arap mültecilere dönük saldırılarla devam ediyor. Kayseri’de başlayan ve yoksul, emekçi mültecilere karşı başlatılan saldırılar, T.C faşizminin uzun zamandır ekonomik sorunların kaynağı olarak hedef gösterdiği, fakat aynı zamanda ucuz iş gücü sömürüsü olarak kullandıkları mültecilere dönük düşmanca politika ve propagandalarının sonucudur. Emperyalizm ve  T.C ortak çabalarıyla Suriye’de yürütülen savaşın sonunda göçmek zorunda kalan yoksul, emekçi mülteciler Türkiye emekçilerinin bilincini köreltmeyi ve emekçilerin sınıf mücadelesini saptırmayı hedefleyen bu saldırı politikasının hedefi haline getirildiler.

            Suriyeli göçmen ve mülteciler işçi sınıfının ve emekçilerin düşmanı değildir. Emekçilerin yaşadığı ekonomik yıkımın sorumlusu hiç değildir. Halkların arasına düşmanlık sokmak isteyen egemenler, dün Kürt halkını, Alevileri, Ermenileri, Rumları hedef gösteriyorlardı. Bugün hedef Suriyeli mülteciler. Çeşitli bahane ve gerekçelerle bugüne değin pek çok saldırıya uğrayan mültecilerin ucuz iş gücü olarak yoğun bir sömürüye maruz kaldığını, mülteci kadınların bir cinsel obje olarak kullanıldığını ve  özellikle faşist partiler tarafından yoksulluk, sefalet ve çeşitli toplumsal sorunların nedeni ve kaynağı olan düşmanlar olarak gösterildiğini görüyoruz. Bu düşmanlaştırma politikası, sadece sınıf mücadelesine ve özgürlük savaşımıza zarar verir. İşçilerin birleşik mücadelesi, halkların kardeşleşmesi özgürlük ve kurtuluşumuzun teminatıdır. Yoksulu yoksula düşman etmeye dayanan politikalar Türkiyeli işçi ve emekçilerin kölelik zincirlerini katmerler, kendi öz çıkarlarına yabancılaştırmaktan başka bir işe yaramaz.

            Kürdistan’da yürütülen katliamlar, Alevilere dönük katliamlar, devrimci demokratik güçlere yapılan katliamlar hep ortak bir amaç içindi ve bugün yapılanların bir farkı yoktur. Faşizm; halkları birbirine kırdırmaya, sınırsız saldırganlığa ve savaşlara dayanır. T.C de yürüttüğü Kürdistan’da ve Suriye’de yürüttüğü işgal savaşlarıyla mülteci sorununun temel nedenidir. Cihatçı çetelere verdikleri destekle mültecilerin evlerinin yıkımına neden oldular. mültecilerin yaşamlarını gerek ekonomik gerek sosyal sebeplerle sürdüremez hale gelmesine neden oldular. Cihatçıların saldırılardan ve savaşlardan kaçmaları bu gerçeklikten kaynaklanıyor. Başta T.C faşizminin sürdürdüğü bu politikanın ilhakçı, sömürgeci bir temele dayandığını, egemen sınıfın ucuz iş gücü, pazar vs gibi kazançlarını yok saymak gerçeklerin üzerini örtmektir. Bizler Türkiye ve Kürdistan’lı devrimci bir birlik olarak tüm işçi ve emekçileri bu temelde ırkçı-faşist politikalara karşı mücadeleye çağırıyoruz. Açık ki, eğer bu politikaları durduramazsak yarın bu saldırıların tekrardan hedefi haline geleceğiz.

            Yine önemli bir gerçek şu ki, saldırıların bahanesi olarak sunulan “cinsel saldırıya tepki verildiği” iddiası   da kadınların özgürleşmesi mücadelesine ağır bir düşmanlık besleyen, kadınlara dönük tecavüz-şiddet eylemlerinin en yoğun faillerinden olan faşist hareketin sahip çıkabileceği bir politika değildir. Kadın düşmanı politika, faşist hareketin ana politikalarından biridir. Erkek egemen sistemin savunucusu faşistler, kadınların ya da çocukların istismarının, mağduriyetinin olsa olsa sebebi ve faili olabilir. Yoksa hesap soran konumda yer alamaz.

            Türkiye ve K. Kürdistan halklarına buradan çağrıda bulunmak istiyoruz: Halkların kurtuluşu, birleşik devrim mücadelesindedir. Erkek egemen faşizmin yıkımı, kadınların kurtuluşudur. Faşizme hizmet eden politikalara karşı çıkmalı, ezilen tüm halklarla kardeşleşme temelinde bir araya gelmeliyiz. Halkların birleşik mücadelesi, faşistlerin katliamlarına ve saldırılarına karşı aktif tutum almayı gerektirir. Faşistlerin ve devlet güçlerinin politik, ideolojik ve askeri-pratik etkinliği kırmak her türlü politik faaliyetin ve özgür yaşamın  güvencesidir. Halklarımız kurtuluş ve özgürlük davası yolunda faşizme karşı örgütlenmeli, HBDH milis ve gerillasına katılmalıdır. Tüm saldırılara ve katliamlara karşı silahlı hazırlıkları yaygınlaştırmalıyız. Mahalleler, okullar, atölye ve fabrikalar ve emekçilerin tüm yaşam alanları bu tür saldırılara karşı direniş için merkez haline getirilmelidir. Tüm halkları bu mücadelenin aktif ve etkin bir savaşçısı olmaya çağırıyoruz. HBDH güçleri öncülük görevini yerine getirmek için harekete hazırdır. Bu kavga hepimizin kavgası, özgürlük ve kurtuluş hepimizin ortak gayesidir. 

HBDH Yürütme Komitesi – 5 Temmuz 2024




Bir yanıt yazın

E-posta adresiniz yayınlanmayacak. Gerekli alanlar * ile işaretlenmişlerdir